"DIE TURKEN KOMMEN!"
Final kimin? Almanlar'ın mı, şöhreti ele geçiren Ay Yıldız'ın mı?
("DIE TURKEN KOMMEN!" *TÜRKLER GELİYOR)
"Son saniyeye kadar savaş, kesinlikle pes etme. Maçı gerektiğinde son anda çevir. Penaltı atılırsa kazan."
Bu birçok futbolsever için Almanya'yı tarif edebilir ama bu tanımlamalar EURO 2008'de Türkiye'nin oldu. Taraftarların bu iki takımı Çarşamba günü yapacakları yarı final maçına kadar kıyaslama şansı var. Ay-Yıldızlı ekip 3 kez "geri dönmez" denen maçları çevirdi. Bunlardan en inanılmazı da çeyrek finalde Hırvatistan karşısında olanıydı. 119. dakikada geri düşen Türkiye, uzatmaların tamamlanacağı dakikada eşitlik golünü buldu ve ardından da penaltılara giden maçı kazandı ve Hırvatları yeşil çimlere, kendisini de Avrupa Şampiyonası'nın en iyi dört ekibi arasına soktu.
"Her zaman en zor olan yoldan gidiyoruz ama amacımıza ulaşıyoruz" sözleri "İmparator" ya da son zamanlarda Godfather'dan gelen benzetmeyle "Baba" da denilmeye başlanan Fatih Terim'e ait.
Fatih Terim zoru başararak Türkiye'yi Yunanistan'ın ardından ikinci sırada Avrupa Şampiyonası'na taşımayı başarırken, A Milliler İsviçre maçından kalan ceza sebebiyle kafalarda kalan hatıraları temizlemeyi düşündüğü günlerde, "Baba" sürekli aynı açıklamayı yaptı: "Atak oynayacağız, kazanmak için sahada olacağız." Türkiye aynen Terim'in açıklamalarında olduğu gibi bir futbolla ve düzenle Avrupa Şampiyonası'na başladı.
Portekiz karşısında çok fazla açık veren düzen, ilk maçın 2-0 kaybedilemesine sebep oldu ama derslerin alındığı A Grubu'ndaki diğer maçlarda ortaya çıktı. Hafızalarada İsviçre ile yaşanan olaylar hala tazeyken, 2. sınavda Türkiye ile İsviçre "tamam mı devam mı" mücadelesinde karşılaştı. Türkiye bu maçta herkese 90 dakika tamamlanmadan maçın bitmediğini göstermeye başlarken İmparator'un motivasyon gücü ve oyuncularının zorlu hava ve saha şartlarındaki mücadelesi 2-1'lik zaferi Ay-Yıldıza kazandırdı. Ama en muhteşem maçlardan biri Türkiye'nin 3. mücadelesinde geldi. Avrupa Şampiyonası tarihine kesinlikle geçecek olan ve "İnanılmaz Geri Dönüşler"de yer alacak olan bu maçta, Türkiye Terim'in de her zaman dediği gibi atak futbolu ortaya koydu. Bu taktikle yenen 2 golün ardından muhteşem bir 45 dakika ortaya koyan kırmızı-beyazlar sadece bir 45 dakikaya 3 gol sığdırırken "Çek'i kesti" ve yola "devam" dedi. Biri 1-0'dan 2-1, diğeri 2-0'dan 3-2 ile elde ettiği 2 galibiyetle 6 puanı alıp gruptan çıkan Türkiye'nin rakibi Hırvatistan oldu. 1998 Dünya Kupası'nda sergilediği performansla birlikte kurulduğu günden beri büyük turnuvaların takımı olan Hırvatistan Türkiye'nin ciddi bir tehdit olduğunu farkında olarak maça çıktı. En azından açıklamaları bu yönde oldu. Ancak 90 dakikaya bakıldığında Hırvatlar basit defans hataları dışında Türkiye'ye bir üstünlük kuramazken A Milliler de en az onlar kadar gol kaçırdı. Fizik gücüne dayalı bir 90 dakika golsüz tamamlanırken, "olan" uzatmalarda oldu. Herkes Çek maçının Avrupa Şampiyonası tarihine girmesini beklerken Türkiye bir maçı daha tarihe kazımaya karar verdi; 119. dakikada yenen golün cevabı 119. dakika bitmeden gelirken Dünya basını manşetlerini, "Çılgın Türkler", "Mucize Takım", Geri Dönüşün Kralı", "Bu Takıma Dikkat", "Bu Türkler Kaç Canlı", "Ölümsüz Türkler" gibi başlıklarla süslerken Hırvatlar tarihlerinin en büyük çöküntüsünü yaşadı ve Türkiye'de çeyrek finalde karşılaşamadığı Almanya ile yarı finalde biraraya gelmek için Çarşamba gününe randevulaştı. Terim'in de dediği gibi, Türkiye en zor yolları seçti ve başarılı oldu. Futbol tarihine geçecek "klasik" maçların altına imza attı. Hiçbir rakip karşısında kaybecek birşeyi olmadığını rakibine kanıtladı ve nasıl maç kazanılacağını bütün Dünya'ya açıkça gösterdi.
Halbuki bugüne kadar "geri dönüşler" Almanya'nın şöhreti olmuştu. İtalya ya da Fransa ya da penaltılara gelince İngiltere bu acıyı Almanlar karşısında yeterince tattı. Ama Fenerbahçe ve Adanaspor ile Türkiye deneyimi yaşamış olan Almanya Teknik Direktörü Joachim Loew'ün de dediği gibi, "Türkler turnuva boyunca açıkça gösterdiler, 90 dakika bitmeden onlar da bitmiyor. Skor ne olursa olsun çevirebiliyorlar. Onları çözmek çok zor bu yüzden de çok tehlikeliler."
Hatta Almanya Milli Takımı Genel Menajeri Oliver Bierhoff için işler daha da zor. Ne de olsa O "İmparator"un altında çalışmış biri. Ve Terim'in neler yapabileceğini çok iyi biliyor. Milan döneminde patronu olan Terim kendisine sorulduğunda, açıkça konuşuyor, "Onunla kolay bir dönem yaşamadım. O sadece kendi yolunu kabul eder ve uygulanmasını ister. Neden "İmparator" dendiği kolaylıkla anlaşılabilir. O bu isme yakışır biri. Son düdüğe kadar tam konsantre bir şekilde karşılarında olmazsak işimiz zor."
Almanya'da iki milyona yakın Türk yaşıyor ve A Milli Takım'da da Hamit Altıntop gibi Almanya'da doğmuş ama Türkiye'yi seçmiş isimler var. Bu da sadece Loew ve ekibine değil Terim ve ekibine de aynı şartların yani birbirini iyi tanıma imkanını sunuyor.
Almanya Türkiye ile 17 maç yaptı ve bunlardan sadece 3'ünü kaybetti. Ama bu mağlubiyetlerden 2'si de son 3 maçlarında geldi. Loew'in asistan olduğu ve Klinsmann'ın da Panzerler'in başında olduğu son maçta da İstanbul'da 2-1 ile gülen taraf Terim ve öğrencileri olmuştu.
İki ekibin büyük bir tunuvadaki son maçı ise 1954 Dünya Kupası'ndaydı ki bu kupanın sahibi Almanlar oldu. Bu turnuvadaki iki maçta da Almanlar galip gelirken skorlar; 4-1 ve 7-1 oldu. Ama Almanlar da Almanya da Türkiye'nin çok büyük değişiklikler yaşadığını ve Terim yönetimindeki ekibin 90. ya da 120. dakikada golü atarak tur atlamasını bildiğini çok iyi biliyor.
Almanya Milli Takımı kaptanı Michael Ballack'ın açıklamaları da bu durumu farkında olduklarının bir göstergesi, "Türkler her an beklenmedik bir iş yapmayı biliyor."
Türkiye bu turnuvanın Ruslar ile birlikte en büyük sürprizlerinden biri oldu. Kaybecek birşeyi olmayan Türkiye final istiyor. Avrupa Şampiyonası'nın son şampiyonu Yunanistan gibi de sıkıcı ve defans futbolu da oynamayan Türkiye taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmış durumda; hem futbolu hem de taraftarıyla...
Ay-Yıldızlı ekip, Almanya karşısında bir çok önemli isminden yoksun; Tuncay Şanlı, Arda Turan, Emre Aşık sarı kart sebebiyle, Eurosport'un anketinde herkesi geride bırakan Nihat Kahveci, Emre Güngör, ESPN'in "Ayı Boğan" ismini taktığı Servet Çetin, Tümer Metin, Emre Belözoğlu da sakatlıkları sebebiyle yok. Mehmet Aurelio'nun cezası bitti. Öte yandan Volkan'ın cezası ise devam ediyor.
Bu saydıklarımız Türkiye'nin ilk 11'i değil eksikleri, ama Türkiye için bu aşamadan sonra sahada kimin olduğu değil ne yaptığı önemli. Bu şartlar ve Türkiye'nin ortaya koyduğu performans da Avrupa Şampiyonası'nın en keyifli ve beklenmedik maçlarından birini bize sunuyor. Teşekkürler Ay-Yılzılı ekip, teşekkürler Fatih Terim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder